Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde bir tampon bölge
kurulmasına yönelik ısrarı devam ediyor. Uçuşa yasak bölgeyi de içeren Türkiye
önerisinde IŞİD saldırılarından kaçan sivillerin kendi ülkelerinin sınırları
içerisinde sığınabilecekleri güvenli cennetler olarak tanımlanan bu alanların
aynı zamanda da Suriye rejimine karşı savaşan ılımlı muhaliflerin eğitim
kamplarına da ev sahipliği yapacağı dile getiriliyor. Eli silahlı hangi grubun
ılımlı olarak nitelendirileceği ise merak konusu.
Türkiye’nin isteği doğrultusunda Suriye’de tampon
bölge oluşturmak için öncelikli olarak Birleşmiş Milletlerin onayı gerekiyor.
Irak muhalefetinin Saddam Hüseyin yönetimince özellikle hava taşıtları
kullanılarak sert bir şekilde bastırılması nedeniyle Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi'nin 688 no'lu kararıyla 36. paralelin kuzeyiyle 32. paralelin
güneyini uçuşa yasak bölge ilan edilmişti. Suriye rejimi ise kendi sınırları
içerisinde herhangi bir gerekçeyle tampon bölge oluşturulmasını kesinlikle
kabul etmiyor ve bu görüş konseyde veto hakkı bulunan Rusya tarafından da
destekleniyor. Ayrıca son seçimlerde konsey üyeliği için İspanya ve Yeni
Zelanda ile yarışan Türkiye, özellikle Müslüman Kardeşlere verdiği destek
sebebi ile diğer Müslüman ülkelerin de desteğini alamayınca yarışı kaybetti ve
konseyde temsil şansını elinden kaçırdı. Bu resme bakınca tampon bölge
kararının konseyden çıkması mümkün gözükmüyor.
BM kararı olmadan IŞİD'e karşı oluşturulan
koalisyondan bu yönde bir karar çıkartılması ise Türkiye'nin ikinci seçeneği.
Ankara'ya şu ana kadar tek destek Fransa'dan geldi. İngiltere ve ABD ise tampon
bölgeye pek de gönüllü gözükmüyor. Hem oluşacak maliyet hem de uluslararası
hukuk problemleri bu ülkelerin öncelikli çekinceleri. Bu ülkeler için Türkiye
toprakları hem mülteci kampları hem de silahlı muhaliflerin eğitimi için daha
cazip durumda. AB üyeliği sürecinde sıkça dile getirilen İmtiyazlı Ortak
Türkiye tanımının batı ile Ortadoğu arasındaki güvenli tampon bölge ihtiyacı
ile birebir örtüşüyor olması gözlerden kaçmamalı. Türkiye ise müttefiklerine itiraz edebilecek pozisyona sahip
değil. Türkiye'nin mevcut durumda İsrail, Mısır ve Suriye'de büyükelçisi bile bulunmuyor.
Müslüman Kardeşlere verilen destek sonrası diğer Müslüman ülkeler ile de arası
açılan Türkiye bölgede müttefiksiz kalma riski ile karşı karşıya. Ortadoğu'da
tek başına nefes alma şansı bulunmayan Türkiye varını yoğunu Esad rejiminin
devrilmesine ve kendisine dost bir iktidar kurulmasına bağlamış durumda. Suriye politikasında esnekliğini kaybeden Türkiye'nin,
rejimi devirmek için müttefiklerinden gelecek talepler karşısında eli kuvvetli değil, pazarlık gücü az.
Tam da bu günlerde ortaya atılan Irak hava
kuvvetlerinden ayrılarak IŞİD'e katıldığı iddia edilen pilotların savaş
uçakları ile eğitim uçuşlarına başladıkları haberlerinin zamanlaması manidar.
Tampon bölge yanlılarının koalisyonu ikna etmesi ve böyle bir girişime
zemin oluşturması açısından IŞİD Hava Kuvvetleri'nden daha iyi bir gerekçe
olamaz. Suriye'de işler tam bir satranç, bekleyip bir sonraki hamleyi hep
beraber göreceğiz.