20 Ekim 2014 Pazartesi

Tampon Bölge




Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde bir tampon bölge kurulmasına yönelik ısrarı devam ediyor. Uçuşa yasak bölgeyi de içeren Türkiye önerisinde IŞİD saldırılarından kaçan sivillerin kendi ülkelerinin sınırları içerisinde sığınabilecekleri güvenli cennetler olarak tanımlanan bu alanların aynı zamanda da Suriye rejimine karşı savaşan ılımlı muhaliflerin eğitim kamplarına da ev sahipliği yapacağı dile getiriliyor. Eli silahlı hangi grubun ılımlı olarak nitelendirileceği ise merak konusu.

Türkiye’nin isteği doğrultusunda Suriye’de tampon bölge oluşturmak için öncelikli olarak Birleşmiş Milletlerin onayı gerekiyor. Irak muhalefetinin Saddam Hüseyin yönetimince özellikle hava taşıtları kullanılarak sert bir şekilde bastırılması nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 688 no'lu kararıyla 36. paralelin kuzeyiyle 32. paralelin güneyini uçuşa yasak bölge ilan edilmişti. Suriye rejimi ise kendi sınırları içerisinde herhangi bir gerekçeyle tampon bölge oluşturulmasını kesinlikle kabul etmiyor ve bu görüş konseyde veto hakkı bulunan Rusya tarafından da destekleniyor. Ayrıca son seçimlerde konsey üyeliği için İspanya ve Yeni Zelanda ile yarışan Türkiye, özellikle Müslüman Kardeşlere verdiği destek sebebi ile diğer Müslüman ülkelerin de desteğini alamayınca yarışı kaybetti ve konseyde temsil şansını elinden kaçırdı. Bu resme bakınca tampon bölge kararının konseyden çıkması mümkün gözükmüyor.

BM kararı olmadan IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyondan bu yönde bir karar çıkartılması ise Türkiye'nin ikinci seçeneği. Ankara'ya şu ana kadar tek destek Fransa'dan geldi. İngiltere ve ABD ise tampon bölgeye pek de gönüllü gözükmüyor. Hem oluşacak maliyet hem de uluslararası hukuk problemleri bu ülkelerin öncelikli çekinceleri. Bu ülkeler için Türkiye toprakları hem mülteci kampları hem de silahlı muhaliflerin eğitimi için daha cazip durumda. AB üyeliği sürecinde sıkça dile getirilen İmtiyazlı Ortak Türkiye tanımının batı ile Ortadoğu arasındaki güvenli tampon bölge ihtiyacı ile birebir örtüşüyor olması gözlerden kaçmamalı. Türkiye ise müttefiklerine itiraz edebilecek pozisyona sahip değil. Türkiye'nin mevcut durumda İsrail, Mısır ve Suriye'de büyükelçisi bile bulunmuyor. Müslüman Kardeşlere verilen destek sonrası diğer Müslüman ülkeler ile de arası açılan Türkiye bölgede müttefiksiz kalma riski ile karşı karşıya. Ortadoğu'da tek başına nefes alma şansı bulunmayan Türkiye varını yoğunu Esad rejiminin devrilmesine ve kendisine dost bir iktidar kurulmasına bağlamış durumda. Suriye politikasında esnekliğini kaybeden Türkiye'nin, rejimi devirmek için müttefiklerinden gelecek talepler karşısında eli kuvvetli değil, pazarlık gücü az.

Tam da bu günlerde ortaya atılan Irak hava kuvvetlerinden ayrılarak IŞİD'e katıldığı iddia edilen pilotların savaş uçakları ile eğitim uçuşlarına başladıkları haberlerinin zamanlaması manidar. Tampon bölge yanlılarının  koalisyonu ikna etmesi ve böyle bir girişime zemin oluşturması açısından IŞİD Hava Kuvvetleri'nden daha iyi bir gerekçe olamaz. Suriye'de işler tam bir satranç, bekleyip bir sonraki hamleyi hep beraber göreceğiz.

9 Ekim 2014 Perşembe

Kobane Düşerken


Kobane protestoları hakkında hali hazırda zaten şiddeti kınayan, terörü lanetleyen onlarca yazı yazıldı, birçok şey söylendi. Ben ise çevremde yapılan yorumlarda gözden kaçtığını düşündüğüm birkaç noktayı paylaşmak istiyorum. Türkiye'nin batısındaki şehirlerde yaşayan bizler için doğudaki olaylar üzerine uzman kesilmek ve büyük harfler ile nutuklar atmak doğru değil. Benim de bu satırları yazarken yanlışlarım elbette olabilir; bir önceki cümledeki "biz"e ben de dahilim ne de olsa...

1- Batıdan bakan birçok kişin gözünde öyle sanılsa da ortada "Kürtler" diye homojen bir topluluk yok. Kobane'de seküler Kürtler ile Kürtler dahil birçok etnisiteden İslamcılar arasında savaş var ve bu savaş artık Türkiye sınırları içerisine de taşınmış durumda. Doğu illerinde Hizbullah - PKK sokakta savaşıyor.

2- Suriye'deki seküler Kürtler, İslamcı Işid ile olan mücadelelerinde Türkiye'nin olaylara karışmayarak "bırakın yesinler birbirlerini" demediğini, Türkiye'nin bizzat Işid'i yaratan unsurlardan biri olduğunu, güney-doğu-batı yönlerinden Işid kuşatması altındaki Kobane'nin Türkiye tarafından da kuzeyden kıstırıldığını, Işid militanları sınırdan rahatça Suriye'ye geçerken (İMC TV Işid militanlarının Suriye'ye geçişlerine ait olduğunu iddaa ettiği görüntüleri yayınladı ve Davutoğlu CNN'de "ABD de Meksika sınırını tutamıyor" dedi) Kürtlerin Kobane'ye kuzeyden geçişinin Türkiye tarafından bloklandığını söylüyor (Kobane'den Türkiye'ye sivillerin geçişine ise izin veriliyor).

Sosyal Medyada sıkça paylaşılan Kobane kuşatma haritası

3- Kobane'deki Kürtlerin "TSK gelsin bizi kurtarsın" gibi bir talebi benim bildiğim yok, kuzeydeki kıstırma kaldırılsın ve koridor açılsın istiyorlar. "Tezkereye destek verseydiniz o zaman", "TSK ile savaştınız şimdi TSK sizi kurtarsın istiyorsunuz" ve "Eylem yapacağınıza yiyorsa Kobane'ye gidin" çıkışlarının bence altı çok dolu değil.

4- İran, Irak ve Türkiye, Kürtler ile sürekli problem yaşarken rejim ile en az sürtüşen Suriye Kürtleridir. AKP, Suriye'de Esad rejimini devirmede şu ana kadar başarılı olamadı. Suriye Kürtleri tüm bu yaşananların kendilerini Esad'a karşı Özgür Suriye Ordusu'na destek vermeye zorlamak isteyen Davutoğlu'nun kurgusu olduğunu düşünüyor ve yaşananlardan Türkiye'yi birinci derecede sorumlu tutuyor. Akla gelen ikinci alternatif ise Suriye'de silahlı Kürt gücünü kırmak, bölgede ABD önderliğinde kurulan koalisyona kara gücü olarak TSK ve ÖSO'yu alternatifsiz bırakmak ve kara operasyonuna ön koşul olarak Esad'ın devrilmesini masaya koyabilmek (Bilmeyenler için Davutoğlu'nun derin stratejik planı = Doğu Akdeniz'de Türkiye önderliğinde İhvan Hilali; Türkiye/AKP, Mısır/Müslüman Kardeşler,  Suriye/ÖSO).

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CNN International'dan Christiane Amanpour'un sorularını yanıtladı.

5- Mevcut durum provokasyona çok açık, hassasiyetler üzerine oynamaya çok müsait. Kürtler arasında Türklerin milli değerlerinden nefret edenler elbette var ama Demirtaş'ın Atatürk büstüne ve bayrağımıza yapılan saldırıları kınadığını, boş çıkan Kabataş'ta başörtülü bacıma saldırdılar ve camide içki içtiler iddaalarını, polise molotof atan bir şahsın MİT'çi çıkmasını da aklınızın bir köşesinde bulundurun. Bu coğrafyada herşey her zaman göründüğü gibi olmayabiliyor.

6- Kürtler ile savaşıyor diye Işid'e sempati duyulmaz. Yıllarca siyasal İslam ile didişen ulusalcı kanadın Kürtler'i öldürüyor ne de olsa diyerek bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık yapması bayaa absürd. Radikal İslamcı, Kürt-Türk ayırmaz; yarın Işid bombalarının Taksim'de patlamayacağının garantisi yok.

Bu satırları etrafı yakıp yıkanları hoş göstermek ya da haklı çıkarmak için yazmadım. Sakin ve sağduyulu bir şekilde olayları analiz etmektir önemli olan. Bu sebeple kulaklarımızı dış seslere tıkamamalı ve mümkün mertebe penguen medyasına alternatif kayaklardan da bilgi edinmeye çalışmalıyız. Son olarak da filler tepişir ve çimenler ezilir diyerek yazımı noktalıyorum. Allah sonumuzu hayır etsin.


18 Haziran 2014 Çarşamba

Çatı Aday Ekmeleddin İhsanoğlu



Bu ülke bugünlere geldiyse, 15 yıl önce milli görüş gömleğini çıkartıp asan, CHP'den bile partiye adam alıp bakan yapan, muhafazakar kanat tarafından hain ilan edilen bir kadronun adım adım ilerlemesiyle geldi. Erbakan gibi şerefli bir mağlubiyet mi yoksa Erdoğan gibi sabırlı bir galibiyet mi arzuluyoruz mesele bundan ibaret. Kazanmanın yolu malesef bu. Gönlümüzden geçen isimler 15 yıl öncenin isimleriydi; bugün Yozgat'tan, Sivas'tan, Konya'dan oy olabilecek içimize sinen bir adam gösteremeyiz malesef. Bir tek Mehmet Bekaroğlu derdim alternatif olarak ama onu da "yerel seçimde aldı boyunun ölçüsünü" diye yıpratırlardı. Gönlümüzdeki cumhurbaşkanı modelleri gelecekteki seçimlerin konusu; unutmayın ki bugün yasama-yürütme-yargı erklerini elinde toplayacak bi saltanata alternatif arıyoruz.

12 Ocak 2014 Pazar

Mansur Yavaş'ın Piyasaya Sürülen Kasedi Üzerine

Gezi olayları sonrası Ankara'da herkesin konuştuğu, Melih Gökçek'i seçimlerde koltuğundan edecek tek ihtimal olarak gözüken CHP-Mansur Yavaş birlikteliği; herkesin "nerdeeeee" demesine rağmen gerçekleşti. CHP'nin kendisinden beklenmeyecek başarılı hamlesi Melih Gökçek'i panikletmiş olacak ki Mansur Yavaş'ı yıpratma çabaları başladı ve Mansur Yavaş'ın gençlik yıllarına ait bir kaset piyasaya sürüldü. 
Çok gezen bir adam değilim bilen bilir :) Türkiye'de "helal olsun" dediğim 3 belediye başkanı çıktı; 1-Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir 2-Ahmet Piriştina, İzmir (nur içinde yatsın) 3-Mansur Yavaş, Beypazarı.
"Eğer; 20 yaşında iseniz ve komünist değilseniz kalbiniz yok demektir... 40 yaşında hala devrimci iseniz kafanız yok demektir...” der Bernard Shaw. Lafı sadece komünistlete değildir aslında. İnsan gençken cahil ama heyecanlı olur azcık. Dünyadan haberi yokken savunduğu ideolojinin militanı kesilir. Zamanla hayat tecrübesi arttıkça da aşırılıklar törpülenir. Öncelikle kasedi görünce; bunu bir süprizmiş gibi sunanlara, şaşıranlara ve "Cevap ver Mansur Yavaş" diyenlere "ya ne olacağdı?" demek istiyorum. Adam eski MHP'li sonuç olarak, "Biji Apo" dicek hali yok gençken. Mansur Yavaş Beypazarı yerlisi, o coğrafyanın insanı. MHP'li olması süpriz değil, BDP'li olcak hali yok. Ankara'yı, Beypazarı'nı, yani bu coğrafyayı tanıyanlar ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Diyarbakır doğumlu olsaydı belki bugün HDP belediye başkanı adayıydı Mansur Yavaş. 
Etiketler üzerine takılmamak, kişinin yaptığı işlere bakmak lazım. Beypazarı'nı Beypazarı yapan adam Mansur Yavaş. İlk başkanlığa geldiğinde, projelerini anlattığında dalga geçilen, "hadi ordan" denilen Mansur Yavaş. Beypazarı'na giden bilir Mansur Yavaş'ı. Gitmeyen de bilir gerçi maden suyu desem, Beypazarı kurusu desem, Beypazarı evleri desem... 
MHP hayalinde göremeyeceği oyu aldı geçen seçimlerde (%27), çünkü ilk defa bir isim diğer adaylara çamur atmak yerine yaptıkları ile çıktı sahneye Ankara'da. 
AKP'nin bile istemese de aday göstermek zorunda olduğu bir güç Melih Gökçek. Ve Melih Gökçek'in karşısında kendisini yıkacak bir tek Mansur Yavaş var. Tüm Ankara Melih Gökçek'in karşısında başka bir ismin kazanma şansının sıfır olduğunun farkında. Faşist, ırkçı gibi yaftalar ile Mansur Yavaş'ı yıpratmak var bi tek Melih Gökçek'in elinde, bari siz solcu, sosyal demokrat, ülkücü geçinenler buna çanak tutmayın. Vay efendim Mansur Yavaş değişti miymiş. Umarım değişmemiştir de Beypazarı'nı bu hale getiren adam başkenti de yaşanabilir modern bir kent kılar. Mansur Yavaş ırkçılık yaparsa, faşistlik yaparsa, mesela doğulu işçileri belediyeden kovarsa, yer protestoyu en geç bir sonraki seçimde iner koltuktan ama Melih Gökçek'ten kaç yıldır Recep Tayyip Erdoğan'ın bile kurtulamadığını görün artık. Kaldı ki Beypazarı'nda solcu öğrencileri "başınıza bişi gelirse, beni bulun" diyerek kollayan Mansur Yavaş'tan ben bu tarz bir hareket  beklemiyorum. 

16 Eylül 2013 Pazartesi

Tarih Tekerrürden İbarettir


Savaşmaktan kolu kanadı kırılmış Anadolu, dönemin büyük emperyalistlerinin maşası Yunanistan tarafından işgal edilmişti. Ayağına giyecek çarığı zor bulan Anadolu insanı, söz konusu vatan savunması olunca adeta küllerinden doğdu ve Sovyet Rusya'nın da para ve silah yardımları ile işgalcileri vatanından kovdu. Savaş sonrası Yunanistan'ında ise emperyalistlerin emelleri uğruna halkını bu kirli savaşa sürükleyenler aşağılanarak ağır cezalara çarptırıldılar.

Tarih malesef tekerrürden ibarettir çünkü bazıları tarihten ders almazlar. Şimdi lütfen yukardaki paragrafı Türkiye-Yunanistan yerine Suriye-Türkiye olarak okuyun.
  
Ateş açıldı sınır ötesinden dediniz olmadı, Suriye'ye Türk jetini keklik gibi gönderip düşürttünüz olmadı, kimyasal silah dediniz olmadı, şimdi de helikopter düşürdünüz. Sınır tecavüzü madem çok önemli, sınırdan elini kolunu sallayarak geçen silahlı militanlara niye ses etmediniz? Yıllarca sınır ötesine topraklarımız tehdit altında, terör belasını bitiricez diye operasyon yaptık. Suriye, "helikopterimiz silahlı militanları kovalıyordu" derse ne yüzle cevap vereceksiniz? 


Esad mı Esed mi artık adını sen koy, bölgenin en demokratik, en dürüst lideri değil ben de farkındayım. Yıllaca alttan alttan ülkemizdeki terörü fişekledi Suriye; fakat bölge problemlerine işgalcilere yancı olarak, onlardan medet umarak çözüm bulunmaz. Tuttunuz dün kardeşim dediğiniz adama (niye dediyseniz) bugün emperyalistlerin gazına gelip savaş ilan ettiniz.

İşgalci emperyalist ordunun önünde bayrak sallayarak müslüman boğazlamaya can atan arkadaşım; torunlarının yüzüne bakacak yüzün olsun istiyorsan bir daha düşün. Çünkü eline kan bir kere bulaştı mı seni ne tarih affeder ne de Allah...

11 Eylül 2013 Çarşamba

Stratejik Derinlik


 
Politikada ya dışarıda arkan sağlam olacak ya da içeride vatandaşın ile bütünleşeceksin. Burası dünyanın en pis coğrafyası; yurt içinde bir yaran olursa “dış mihraklar” gelir basar tuzu. Hükümet ABD desteği ile kaç yıldır padişahçılık oynarken iyiydi ama maalesef o günler bitmiş gözüküyor. Dış politikada stratejik derinlik sağ olsun kötü günler bizleri bekliyor. Kendini cihan padişahı sanıp milletin iç işlerine hem de açıktan silah ve lojistik yardımı ile karışırsan, çarşı karışır hemşerim. Artık Erdoğan’ın milletin karşısına geçip “yaptım oldu, size mi soracaadım…” deme lüksü kalmadı fakat kendisi ve yandaşları maalesef bunu henüz kavrayamadılar. ODTÜ kampüsünden 8 şeritli yol geçirme planı bunun güzel bir örneğidir. Umalım da daha nice örnekler görmeyelim. Çünkü olan her zaman olduğu gibi gene analara oluyor, Allah sabır versin...

5 Eylül 2013 Perşembe

Geleneksel ODTÜ Provokasyon Şenlikleri



ODTÜ'nün orman arazilerini ranta açma çalışmaları kapsımnda ODTÜ ve ODTÜ'lülerin söylemlerini itibarsızlaştırmaya çalışarak, kamuoyu nezdinde bu talana karşı yürütülen mücadeleyi desteksiz bırakma çabalarına dün itibari ile hız verildi.

 
Neymiş efendim ODTÜ'de faşizm varmış, türbanlılar okuldan kovulmuş. Suriye'de işler boka sarınca Erdoğan gündeme taşıdı gene 2-3 gün önce türbanı, bilinçli gündem değiştirme çabaları bunlar ama geçti artık din üstünden mağduriyet günleri. Ağaç kesilmesin diye eylem yapan başı örtülü kadın sokak ortasında polisten tokat yiyince; hükümet park yıkılmasın diye kamp kuran muhafazakarların ibadet ettikleri mescitlerini başlarına yıkma emri verince bitti o edebiyat... 


 Odtü'de büyük ihtimal yeni kayda gelen öğrencileri ağına düşürmeye çalışan cemaatçiler protesto edildi. Başörtüsü mağduriyeti temelli tam da kampüs içinden 8 şeritli yol geçirme planı varken servis edilen habere bak. Yemezler canım
Daha doğrusu YEDİRMEZLER

 
Türbanlı öğrencileri dövmeler, namaz kılanları yakıp kemiklerini köpeklere atmalar felan görürseniz orda burda aklınızda olsun asıl gündem...
 
 
Bu bayatlamış oyuna düşmeyerek takipçilerine ifşa eden Devrimci Müslümalar'a da burdan selam ederim.

Ek Not: Bu satırları yazdıktan sonra ekiplerin araziye dalıp ağaç kesimine başladığı ve öğrencilere müdahele edildiği haberi geldi. Maskeler düştü ve provokatif dezenformasyonun asıl sebebi de gün yüzüne çıkmış oldu

20 Temmuz 2013 Cumartesi

2013-2014 Sezonu Galatasaray Formaları


2013-2014 sezonu Galatasaray formaları yine hüsran, klasik parçalı dışındakiler çöp... Geçen sezon forma almayıp bu sezonu beklemiştim Drogba'nın forma numarası belli olsun da ona göre yazdırırım diye. Karşımızda gene taraftarı cezbetmekten uzak başarısız tasarımlar... Bu işlerden anlayan bir adam bulmak çok mu zor? Hadi onu geçtim dünya futbol tarihine damgasını vurmuş Drogba senin takımında oynuyor, Fildişi Sahilleri'nin formasını andıran turuncu bir forma çıkartmak niye kimsenin aklına gelmez arkadaş? 


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Kim Kazandı?



Memleket kan gölüne dönmüş, her yerde savaş davulları çalıyor, siz neyin derdindesiniz?
Fillerin tepişmesinde yeni bir oyun sahneye konuyor, bize de yine çimen olma rolü biçiliyor
Anneler gününde anaların gözü yaşlı
Gün birlik olma günüyken siz napıyorsunuz?
Anca yiyin birbirinizi
Biri diğerine muz sallar öbürü gider gencecik bir delikanlıyı öldürür
Memleketin afyonu olmuş futbol
Bir de utanmadan iki taraf da kutlama yapıyor
Kim kazandı bu hafta sonu arkadaş biri bana lütfen anlatsın
Lanet olsun tur atıp kutladığınız galibiyete
Lanet olsun saha ortasında kutladığınız şampiyonluğa
Galibiyetiniz de batsın şampiyonluğunuz da...

3 Mayıs 2013 Cuma

Benfica 3 - 1 Fenerbahçe



İşin milliyetçiliğinde değilim; gariban ülkeyiz sonuçta... Fenerbahçe kupayı alsa evine güç bela ekmek götüren, çoluğunu çocuğunu zor doyuran insanlar bir nebze de olsa sevinecekti, yüzleri gülecekti ama olmadı. Dünkü maç sonrası içim buruk; keşke başkanınız Galatasaray İtalyan, Alman, İngiliz, İspanyol temsilcilerini geçip finalde Arsenal'i yenerek UEFA kupasını alınca tesadüf demeseydi, keşke 2009 yılınca Hamburg'a elenince maç biter bitmez klübün resmi sitesinden "Final Biletiniz Bizden" diye kendinizce dalga geçmeye kalkmasaydınız da biz de üzülebilseydik...